25 Eyl, 2024
#üstünzeka
#üstünzekalılarındili
# çizoakademi

 

Üstün zekalılar hem kafamızı hem duygularımızı karıştırırlar bazen. Anlaması zor olsa da bir kez dillerini öğrendiniz mi o dile hayran kalır ve öğretmek için çabalarsınız. Öyle bir lezzeti vardır ki bu dilin sanatla bilim iç içe geçmiştir bazen, bazen de hayaller ile ütopya ya da distopyalar birbirine karışır ama çokça insana ve insanlığa dairdir.

Zamanlar ötesi gibi, unuttuklarımızı ya da özlem duyduklarımızı hatırlatır bir tınıdadır. Hep konuşmak gerekmez bu dilde, susmanın da anlattığı çok şey vardır. Susmanın harfleri ve dilbilgisi bile ayrıdır adeta. Hatta rivayet o ki susmak bu dilde edebiyatın temeli, konuşmak ise ikinci eylemidir.

Onların dünyasına girdiğinizde insanlığınızı hatırlarsınız, hayallerinizin önemini, mücadeleci savaşçı tarafınızı. Küçücük ya da genç yaşlardaki dik duruşları “onuru ve gururu” tekrar hatırlatır bize. Yetişkin lügatında uyumsuz ya da inatçı gibi görünen bizim dilimize ait kavramlar onlarda “savaşçılığın bilgeliğidir” adeta.

Onlar yumuşak kalplilikle akıl arasındaki köprüye zeka kıvılcımları ile dövülmüş demir köprü edasıyla hayran bırakırlar kendilerine çoğu zaman. Yaşlarının ötesinde bilgelikleri anlamak için zamane bilgelerinden uzaklaşmak ön koşul belki de.

Bizlere kadim olanı, zamana göre değişmeyen gerçeklikleri hatırlatmaya gelen ve bundan yorulmayan hayat yolcuları gibidirler. Dedim ya o dil “kadim bir dil” gibi aslında.

Ben o dili öğretmek ve o tınıyı anlatmak için her gün farklı bir yol deneyen umutla yürüyen bir yolcu. Bir kapıdan girdik bu hana, diğer kapıdan çıkana kadar adeta tek amacım bu…

Tanımadığım ama bir o kadar da yakın hissettiğim bir grup her hafta yazılarımı okuyor ya da ben öyle varsayarak gönderiyorum, önemli değil. Önemli olan şu ki; bizleri bir platforma toplayan “üstün zekalı bireyler”. Biraz iç döküntüsü, çokça bilimin deneyimle harmanlanmış hikayeleri paylaşmaya çalışıyorum sizlerle.

İlk paragrafı okurken neler hissettiniz bilmem ama bir nebze hislerime tercüman olmaya çalışan bir fantastik romanın girişi gibi sanki. Onların dilini anlamak önemli, anlatmak önemli. O dilden korkan ya da hoşlanmayanlara da en azından tınıyı duyurmak gerekli.

Dilleri sevgi üzerine kurulu genelde. Kararları ve dirençleri yanlış anlaşılmaya müsait. Daha çok deneyimsizler hayat karşısında çoğu. Öğrenecek ve serpilecekler. Ne derken ne demek istiyorlar bu dilde sizlere biraz açıklamaya çalışayım.

Arkadaşlarım benim için önemli. Onların zarar görmesini istemem, çoğu zaman onlar zarar görmesin diye beni üzen olayları görmezden gelmeye çalışırım. Benim en etkin çözümüm bu.
Tercümesi: Asenkron gelişim beni zorluyor. Yüksek empati becerim ve temelde insan sevgim bazen tepkilerimde kendimi korumamı engelleyebiliyor. Bazen saf olarak algılanabilirim ama sadece deneyimsizim. Bana beni anlayarak, arkadaşlarıma da zarar gelmeden kendimi nasıl koruyacağımı öğretmenize ihtiyacım var. Onlarla iyi geçinmek ve sohbetlere dahil olmak istiyorum ama bunun yolunu bilmiyorum. Kafam karışık. Üstün zekalı olmam bunları çözmeme yetmiyor.

Okulda çok sıkılıyorum, ödevleri gereksiz buluyorum. Öğretmenler yetişkin ve öğretmen oldukları için kendilerini hep haklı zannediyorlar.
Tercümesi: Öğrenmeye aşığım, çok meraklıyım. Hatırlasanıza küçükken zaman boşa geçiyor diye uyumak istemediğim zamanları. Hayatta öğrenmek istediğim çok şey var. Okul olsun tamam ama istediğimiz konularda da arada araştırma yapalım. Sorularım yadırganmasın, benim aklımda çok soru var. Tarzım bazen yanlış olabiliyor ve bunu sonra fark ediyorum. Öyle adaletsiz durumlar olunca tutamıyorum kendimi. Bence evet saygı duymalıyım büyüklere ama onların da saygısını hak etmiyor muyuz? İnsan yaşına göre mi değerlendirilir sadece, yoksa davranışlarda mı önemlidir? Kafam karışık ama sezgilerim doğru olduğumu söylüyor. Bana kendimi nasıl ifade edebileceğimi öğretmenize ihtiyacım var.

Bazen beni eleştiriyorlar çok tepki veriyorum ya da duygularımı yönetemiyorum diye. Okulda sadece bilgi mi öğretilir? Neden kendimizi ve duygularımızı tanımamız için dersler yok. Nasıl yönetebileceğimiz de öğretilemez mi bize? Daha da önemlisi önce tepkimin nedenlerine bakmaları gerekmez mi?
Tercümesi: Duygusal aşırı duyarlılığım var benim. Bu durum benim tercihim ya da şımarıklığım değil. Bu konuda yetişkinlerin anlayışına ve desteğine ihtiyaç duyuyorum.

Kişiliğimin önemi yokmuş gibi geliyor eğer yetişkinlerin beklentilerini karşılayan akademik başarım varsa. İyi bir okulda okuyorsam kimse benim iyi biri olup olmadığıma çok da bakmıyor gibi. Bazen kendimi görünmez biri ya da bir kukla gibi hissediyorum.
Tercümesi: Ben sadece “beyin ya da başarı” değilim. Ben bütün olarak duyguları, hayalleri, güçlü yanları ya da zayıflıkları ile biriyim. Beni başarı ile yok etmeyin. Beni anlamanıza çok ihtiyacım var. Hayata nasıl hazırlanmam gerektiğini bilmiyorum. Sadece bilgi hayat için yeterli değil, deneyime de ihtiyacım var. İyi soru çözmek kadar ekonomi bilmeye de gerek var. Bana biri de nasıl alışveriş yapacağımı öğretmezse ya da çamaşır makinesinde nasıl çamaşırlarımı yıkayabileceğimi, yalnız kalınca nasıl yöneteceğim hayatımı?

Dr. Uğur Zat